Yapı Denetim Hukuku

4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun; can ve mal güvenliğini teminen, imar planına, fen, sanat ve sağlık kurallarına, standartlara uygun kaliteli yapı yapılması için proje ve yapı denetimini sağlamak ve yapı denetimine ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla getirilmiştir.  Kanun ile yapıların denetimi konusunda yeni ve özel bir düzenlemeye gidilmiş, denetim devletin denetim yetkisi saklı kalmak kaydıyla “yapı denetim kuruluşu” adı verilen özel hukuk tüzel kişilerine verilmiştir. Bu Kanun, 1999 ve Düzce depremlerinin meydana getirdiği yıkımdan sonraki mevzuatların iptal, gelişim ve değişimlerinin nihai halidir.

Yapı denetim kuruluşları; yapının inşa edileceği arsa veya arazinin zemin ve temel raporları ile uygulama projelerini ilgili mevzuata göre incelemek, proje müelliflerince hazırlanarak doğrudan kendilerine teslim edilen uygulama projesi ve hesaplarını kontrol ederek ilgili idareye uygunluk görüşünü bildirmek, yapının ruhsat ve ekleri ile mevzuata uygun olarak yapılmasını denetlemek, ruhsat ve eklerine aykırı uygulama yapılması halinde durumu ilgili idareye bildirmek, yapım işlerinde kullanılan malzemeler ile imalatın proje, teknik şartname ve standartlara uygunluğunu kontrol etmek, malzemeler ve imalatla ilgili deneyleri yaptırmak ve yapıda kullanılan malzeme ve imalatın teknik şartname ve standartlara aykırı olduklarını belirledikleri takdirde, durumu ilgili idareye bildirmek ve yapının ruhsat eki projelerine uygun olarak kısmen veya tamamen bitirildiğine dair ilgili idareye rapor vermekle görevlendirilmiş ve ortaya çıkan yapı hasarından dolayı yapı sahibi ile kusurları oranında sorumlu tutulmuştur.

Kamu güvenliği ve kamu yararı amacıyla “Yapı Denetim Kuruluşları”na mahalli nitelikteki müşterek ihtiyaçların karşılanması için teknik destek görevi verilmiştir. Yapı denetimi hakkında 4708 sayılı Kanun yürürlüğe girdiğinde, İmar Kanunu’ nun 26’ ncı maddesinde belirtilen kamuya ait yapı ve tesisler ile İmar Kanunu’ nun 27’ nnci maddesinde belirtilen ruhsata tabi olmayan yapılar, imar mevzuatındaki düzenlemeye paralel olarak denetim kapsamı dışında bırakılmıştır. 30.06.2004 günlü 5205 sayılı Kanun’ la “tek parselde bodrum katı dışında en çok iki katlı ve toplam ikiyüz metrekareyi geçmeyen müstakil yapılar” denetim kapsamı dışına çıkarılmıştır. Ancak Anayasa mahkemesi’ nin 14.02.2012 tarihli ve 28204 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 2010/75 E. 2011/150 K. sayılı 03.11.2011 tarihli kararı ile 29.06.2001 günlü 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun’ un 1’ nci maddesinin ikinci fıkrasına, 30.06.2004 günlü 5205 sayılı Kanun’ un 1’ nci maddesine eklenen “..ile tek parselde, bodrum katı dışında en çok iki katlı ve toplam ikiyüz metrekareyi geçmeyen müstakil yapılar…” ibaresinin Anayasa’ ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.

4708 sayılı Kanun’ da hak edişlerin tahsili için yapı sahibi ile Yapı Denetim Kuruluşu arasında kanuna uygun bir yapı denetim sözleşmesinin yapılması öncelikli şarttır. Bu sözleşmenin 4708 sayılı Kanun’ un 5’ nci maddesinde belirtilen unsurları taşıması gerekmektedir. Bu sözleşmede asgari hizmet bedelinin belirtilmesi hak edişlerin tespiti açısından çok önemlidir. Yapı denetim sözleşmesinden kaynaklanan hak edişler, hak ediş raporu düzenlendikten ve raporlar ilgili idare biriminin yetkili birimince onaylandıktan sonra yedi gün içinde Yapı Denetim Kuruluşu’ na ödenir. Bu hak ediş bedelinin ödenmesi için; Yapı Denetim Sözleşmesi, Tapu Senedi, Yapı Ruhsatı, Seviye Tespit Tutanağı ve Denetim Hizmet Bedeline İlşkin Hak Ediş Raporu gerekmektedir. Bu işlemlerin tamamı için büromuz vekalet aldığında süreci yönetip tamamlamaktadır.

Yapı denetim alanında faaliyet gösteren “ Yapı Denetim Kuruluşları, denetçi mimar, mühendis ve yardımcı kontrol elemanları, yapı müteahhidi ve şantiye şefi ve laboratuarlara, arsa/yapı sahiplerine tüm süreçte büromuz tarafından danışmanlık ve hukuki destek verilmektedir.

Alpertunga Budak
Avukat
Alpertunga Budak Hukuk & Danışmanlık Bürosu

BLOG